Ölüye Sevap veya Günah'ın Yazılması...
Ölenin ameli kesilir. Ama iyi veya kötü çığır açanların ve sadaka-i cariye bırakanların ameli kesilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı" verilir, o çığırda o yolda gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez. Müslim
İyi işe vesile olan, hayatında da, öldükten sonra da o işi yapanlar kadar sevap kazanır. Kötü işe ön ayak olana da, bu iş terk edilinceye kadar, bunun günahı yazılır. Taberani
Mümin öldükten sonra, yedi amelinin sevabı kabrinde de defterine yazılır.
Bunlar: İlim öğretmek, çeşme yapmak, su kuyusu kazmak, meyve ağacı dikmek, cami yaptırmak, Mushaf bırakmak, Ölümden sonra kendine istiğfar edecek salih evlat bırakmak. (Ebu Davud)
Anası babası vefat ettikten sonra onlar namına hac edene cehennemden azatlık yazılır ve onların ecrinden bir noksanlık olmadan tam bir hac sevabı verilir. [Beyhekî]
Kur'an-ı kerimde de bu husus bildirilmiştir: İnsanları saptıranlar, kendi günahlarını yüklendikleri gibi saptırdıkları kimselerin günahlarından bir kısmını da yüklenirler. (Nahl 25)Yukarıdaki ifadelerden anlaşıldığı gibi, ölenlerin ameli kesildiği halde, sağlığında iyi veya kötü bir eser bırakanların amelleri kesilmiyor. Salih evlat bırakanların da kesilmiyor. Salih evlat ana babasına dua eder, onlar için sadaka verir, kurban keser. Bu sevaplar ölen kişinin amel defterine yazılır. Hiç kimsesi olmayan günahkâr ölülerin hâlleri zordur. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Ölünün mezardaki hâli, imdat diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulurken, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de, ana babasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duâyı gözler. Ona bir duâ gelince, dünyaya ve dünyada olanların hepsine kavuşmaktan daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duâları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için duâ ve istiğfar etmektir. (Deylemî)
Bu durumları iyi bilen Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, bir kabrin yanına oturmuştu. Bu mezarda cehennem ateşi var. Hadis-i şerifte; Kendisi için veya başka müslüman için 70 bin kelime-i tevhid okuyanın günahları affolur buyuruluyor. Ruhuna Hatm-i tehlil sevabı bağışlayacağım. İnşallah affolur buyurdu. Hatm-i tehlilin sevabını bağışladıktan sonra, Elhamdülillah bu günahkâr kadın, Kelime-i tehlil sayesinde azaptan kurtuldu buyurdu. (Makamat-ı Mazheriyye)
Hiç kimse, işlediği kötülüğün günahını başkasına veremez.
Fakat mümin ibadetlerinin sevabını ölü diri herkese hediye edebilir. Kendi sevabından da hiç eksilme olmaz. (Hidaye)
Müslüman ölüler için dua etmek, Kur'an okumak çok faydalıdır.
Bir hadis-i şerifte, Ölülerinize Müslüman ölülere Yasin okuyun buyuruldu. (İ. Ahmed)
Enes bin Malik hazretleri bildirir: Bir cenaze kötülenince Resul-i ekrem, O cezayı hak etti buyurdu.
Başka bir cenazeyi de övdüler, Ona da iyilik vacip oldu. Bunu övdünüz cenneti, ötekini kötülediniz cehennemi hak etti. Sizler yeryüzünde Allahın şahitlerisiniz buyurdu. (Buhari) Sizler demek, salihlerdir. Fâsıklar, gayri Müslimler Allahın şahitleri değildir. Onların sözleri ile bir kimse cenneti veya cehennemi hak etmez. Salihlerin şahitliği Allah indinde makbuldür. Bu da, ümmet-i Muhammedin üstünlüğünü gösterir.
