Münafıkların özellikleri
Münafıkların en önemli özelliklerinden biri, müminler arasında "fitne" çıkarmaya çalışmalarıdır.
Fitne; müminlerin birliğini, Allah'a, peygambere ve Kuran'a olan sadakatlerini bozmaya yönelik her türlü saptırıcı konuşma ve tavrı ifade eder.
Münafıklar, kendileri sapkın bir yolda oldukları için müminleri de saptırmak isterler. Bunu yapabilmek içinse, özellikle zorluk ve sıkıntı gibi görünen ortamları fırsat bilirler.
Münafıklar, Müslüman kimliği altında kendini sezdirmeden adeta şeytana hizmet vermektedir.
Nasıl ki şeytanın asıl amacı iman edenleri saptırarak kendi peşinden sürüklemekse, münafık da aynı düşünceyle Müslümanların arasında fitne yayarak, onların haktan yüz çevirmeleri için çalışırlar.
Çevrelerindekilere vesvese ve korku vermek isterler.
Münafıklar kalplerindeki hastalığı konuşmalarında da gizleyemezler ve olayları olumsuz, kaderi unutmuş, adeta "felaket habercisi" üslubuyla anlatırlar. Bir olayı azap ve sıkıntı içinde müminlerin aleyhinde bir durum varmış gibi açıklayarak, "keşke şunu yapmasaydınız", "tüh kaybettik", "vah yazık oldu" tarzında, kader gerçeğinden uzak insanların üslubu ile anlatırlar Kullandıkları bu felaketçi üslup onların Allah'ın gücünü takdir edemediklerinin de açık bir göstergesidir.
Bu üsluplarıyla müslümanları da vesveseye sürüklemeye çalışırlar.
Allah mü'min'leri bu tehlikeye karşı uyarmış ve vesveseci insanların şerrinden Kuran'da şöyle söz etmiştir:
De ki: ''İnsanların Rabbine sığınırım İnsanların malikine, insanların gerçek ilahına; 'sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran' vesveseci'nin şerrinden ki o, insanların göğüslerine vesvese verir içlerine kuşku, kuruntu fısıldar; gerek cinlerden, gerekse insanlardan olan her hannas'tan Allah'a sığınırım. (Nas Suresi, 1-6)
İşte münafıklar da bu tür bir sıkıntı verme, şevk kırma, moral bozma, ümitsizliğe sürükleme, şüpheye düşürme gibi niyetlerle Allah'ın kaderde hayırla yarattığı olayları bir kötülük veya felaketten bahsediyormuş gibi aktarırlar.
Rabbimiz "Allah kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez" (Nisa Suresi, 141) ayetiyle, münafıkların çabasının boşa çıkacağına dikkat çekmektedir. Bir başka ayette ise; Allah müminlerin daima üstün geleceğini şöyle vurgulamaktadır:
''Kim Allah'ı, Resulü'nü ve iman edenleri dost, veli edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır. (Maide Suresi, 56)
Kuran'da münafıkların, " Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" (Azhab Suresi, 12) ya da " bunları, müslümanları dinleri aldattı" (Enfal Suresi, 49) gibi ifadelerle iman edenlere vesvese vermeye çalışacakları haber verilmiştir.
Münafıkların zorluk anlarında fitne çıkarmalarının bir nedeni de, bu anlarda daha rahat hareket ortamı bulmalarıdır. Samiri, "fitne"yi ancak Hz Musa'nın olmadığı ve kavminin de yönlendirmeye müsait hale geldiği bir ortamda çıkarabilmiştir Doğru yoldan sapan kavmin, "Musa bize geri gelinceye kadar ona buzağıya karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız" (Taha Suresi, 91) demeleri, münafıkların bozgunculuk çıkartmak için, karmaşa ve zorluk ortamlarını kolladıklarının önemli bir delilidir
Hz Muhammed (sav) dönemindeki münafıkların da, Peygamberimiz (sav) ve yanındaki müminler güçlü olduğu sürece fitne çıkarmamış olmaları dikkat çekicidir.
İşte orada, iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: 'Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi' diyorlardı (Ahzab Suresi, 11-12)
Buna karşılık müminlerin göstereceği tavır ise Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Müminler düşman birliklerini gördükleri zaman ise dediler ki: "Bu, Allah'ın ve Resûlü'nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir" Ve bu, yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı Müminlerden öyle erkek adamlar vardır ki, Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile sözlerini değiştirmediler. Çünkü Allah, sözüne bağlı kalıp doğru olan sâdıkları sadakatlerinden dolayı mükafatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tevbe nasib edip tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Ahzab Suresi, 22-24)
Münafıkların, bozgunculuk çıkarma çabaları çeşitli zamanlarda olabilir.
Kuran'da Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) döneminde yaşamış olan münafıkların bu yöndeki tavırlarına dikkat çekilen bir ayet şöyledir:
Allah'ın elçisine muhalif olarak savaştan geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd etmeyi çaba harcamayı çirkin görerek: "Bu sıcakta savaşa çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir". Bir kavrayıp anlasalardı (Tevbe Suresi, 81)
Peygamberimiz (sav) 'in kavmi içinde bulunan kimi münafıkların riske gireceklerini sezdiklerinde en baştan müminlerden ayrıldıkları Kuran'da haber verilmiştir Bu ayrılık, gerçekte müminler için büyük bir rahmettir, çünkü Allah müminleri böylelikle aralarındaki fitnecilerden arındırmıştır.
Bu durum Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
''Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır Allah, zulmedenleri bilir. Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp üstünlük sağladı. (Tevbe Suresi, 47-48)
