05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Efendimizin çiçeği

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hz. Peygamber'in torunu, Hz. Fatıma ile Hz. Ali'nin oğlu olan Hz. Hüseyin 10 Ocak 626 yılında Medine'de doğmuştur. Dedesine çok benzediği rivayet edilir. Doğduğu zaman Hz. Peygamber bizzat kulağına ezan okuyarak ismini koymuş, doğumunun 7'nci gününde kendisi için akika kurbanı kesilmiştir. Ağabeyi Hasan gibi ilk iki halife döneminde cereyan eden önemli olaylara fiilen katılmayan Hüseyin, Hz. Osman zamanında Said bin Âs'ın Kûfe'den Horasan'a yaptığı sefere iştirak etmiş, babasının halifeliği sırasında da, Kûfe'ye giderek onun bütün seferlerinde bulunmuştur. Babasinin şehâdetinden sonra da yine vasiyetine uyarak agabeyine itaat etmiş, agabeyi Hz. Hasan, Muaviye ile anlaşmaya karar verdigi zaman ona karşi çikmak istemişse de itirazinin reddedilmesi üzerine vazgeçip Medine'ye gitmiştir. Burada kaldigi süre içinde, kendini ibadete vererek zühd ve takvaya dayali bir hayat sürdürmüştür. Hz. Peygamber'in, ağabeyi Hasan'la beraber ''dünyanın iki çiçeği'', ahirette de ''cennet gençlerinin efendis'' olarak belirttiği Hz. Hüseyin şehit oluncaya kadar geçirdiği hayatında iman, kulluk ve takvaya dayalı bir hayat yaşamış ve soyundan birçok büyük müctehit, alim ve veli gelmiştir.

Kerbelâ: Peygamber çiçeğinin koparıldığı yerdir.

Hz. Ali efendimizin şehâdetinden sonra Kûfe halkı Hz. Hasan'a biat etmiş, onun şehit edilişini haber alan Muaviye ise, Abdullah bin Âmir komutasinda bir ordu hazirlayip yola çikarmiş, durumu ögrenen Hz. Hasan ordusuyla birlikte harekete geçmiş; fakat adamlarinin isteksiz oldugunu görünce de kan akitmanin uygun olmayacagini düşünerek Muaviye ile anlaşma imzalayip sulh akdetmiş, Muaviye devlet başkani olarak icraatlarini yürütmüştür.

Emevi Devleti'nin kurucusu Muaviye, 19 yıllık hilafet görevinden sonra vefatına yakın, fasık ve facirliği ile tanınan oğlu Yezidi hilafet makamına geçmesini sağlamıştır. Durumu öğrenen Hz. Hüseyin buna şiddetle karşı çıkarak Mekke'ye gelmiş, orada Kûfelilerden kendisini Kûfe'ye çağıran bir mektup almıştır. Bunun üzerine Müslim bin Akil'i Kûfe'ye göndermiş, Müslim, Kûfe'de büyük bir ilgiyle karşilanmiş ve Hz. Hüseyin adina binlerce kişiden biat almiştir. Yezidin valisi Ubeydullah, önce Müslim'i yakalatıp öldürtmüş, ardından da Hüseyin adına Müslim'e biat edenleri ağır bir şekilde cezalandırıp dağıtmıştır.

Kûfe'deki gelişmelerden ve Müslim'in öldürüldüğünden haberi olmayan Hz. Hüseyin, bazı tecrübeli kişilerin ''Kûfe halkına güvenilemeyeceğini'' söylemesine aldırış etmeksizin hazırlıklara girişmiş ve çok geçmeden aile yakınlarını da yanına alarak yola çıkmıştır. Yolda Müslim'in öldürüldüğünü öğrenen Hüseyin, geriye dönmeyip sefere devam etmiştir. Bu arada İbn Ziyad, Ömer bin Sa'd komutasında bir birlik hazırlatmış, bu birlik Kerbelâ'da Hz. Hüseyin ve adamlarını kuşatmış, Fırat'tan su almalarını engellemiştir. Kendisini çağıranların sözlerinden döndüklerini gören Hz. Hüseyin, Medine'ye dönmek, yahut serhatlarda İslâmî fetihlere katılmak gibi alternatifler ileri sürmüşse de Ömer b. Sa'd, vali İbn Ziyad'dan aldığı emirler çerçevesinde Yezid'e biat etmedikçe dönüşüne izin verilmeyecegini söylemiştir. Sonunda Hz. Hüseyin 23 atli, 40 piyade olmak üzere 73 kişiden oluşan sembolik kuvvetiyle, Ömer bin Sa'd'ın binlerce askerden oluşan ordusuna mukabele etmeye çalışmış, nihayet 10 Muharrem 10 Ekim 680'de yapılan savaşta Hz. Hüseyin ve adamları vahşice şehit edilmiş, Hüseyin'in kesik başi ve esirler Şama'a gönderilmiş. Bu olay, kanli Kerbelâ vak'ası olarak, geçmiştir.

Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da şehit edilmesi Müslümanlarin kalplerinde kapanmaz yaralar açmiştır. Muhtar es-Sakafî, Kûfe'de bir hareket başlatarak Kerbelâ'nın intikamını almış, bulabildiği ölçüde Kerbelâ kıyımına iştirak eden herkesi kılıçtan geçirmiştir.

Hz. Hüseyin'in siyasi ihtiraslar uğruna şehit edilmesi bütün Müslümanların yüreğinde derin, kapanması mümkün olmayan yaralar açmıştır.

Sonuç itibarıyla, Hz. Hüseyin, Peygamber torunu ve Ehl-i Beyt üyesi olarak bütün Müslümanların kalbinde taht kurmuş, onun şehâdeti tarifsiz bir üzüntü vesilesi olmuştur.

Dualarımız ve salatü selamlarımız onların üzerine olsun...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *