05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

EBU TALİB'İN PEYGAMBERİMİZİ HİMAYESİ

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Peygamber Efendimiz’i büyüten amcası Ebu Talib kimdir? 

Peygamberimiz amcası Ebu Talib’in yanında nasıl yetişti?

Resûlullâh’ın dedesi Abdülmuttalib, vefâtına yakın bütün evlâtlarını topladı. Onlara, biricik torununa çok iyi bakmalarını vasiyet etti. 

Zübeyr ile Ebû Tâlib, Fahr-i Kâinât Efendimiz’in babası Hazret-i Abdullâh ile aynı anneden oldukları için kura çektiler. Kur’a, Ebû Tâlib’e çıktı.

Ebû Tâlib, Peygamberimiz’e karşı amcalarının en merhametlisi ve en şefkatlisi idi. Onun birkaç deveden başka malı yoktu. Âile efrâdı ise kalabalıktı. Bu yoksulluğuna rağmen Ebû Tâlib, Kureyş’in efendisi idi. Sözü dinlenir, emirlerine karşı gelinmez. Babası Abdülmuttalib gibi, o da ağzına içki koymazdı.

Ebû Tâlib, mübârek yeğeninin üzerine titrer, O’nu kendi evlâtlarından daha fazla severdi. Âlemlerin Efendisi’ni yanına almadıkça uyumaz, ne zaman bir yere gidecek olsa O’nu da berâberinde götürürdü.

Ebû Tâlib’in âile efrâdı, Muhammed (s.a.v.) olmadan yemek yediklerinde aç kalırlar, ancak Onunla birlikte yedikleri zaman doyarlardı. Hattâ yemekleri de artardı. Sofraya, bir tek kişiye yetecek miktarda konulan sütten, önce mübârek yetim içip daha sonra diğerlerine verdiğinde, hepsi de bu sütten kana kana içerdi. Bu sebeple Ebû Tâlib, âile efrâdı yemeğe başlamadan önce:

“Durunuz! Evlâdım gelsin!” derdi.

Ebû Tâlib’in zevcesi Fâtıma Hâtun, son derece fazîletli ve iyi kalpli bir hanımdı. Fahr-i Kâinât Efendimiz, İslâm ile şereflenip Medîne’ye hicret eden bu mübârek hâtunu sık sık ziyâret eder, onun evinde kuşluk uykusu uyurdu.

''BUGÜN ANNEM VEFAT ETTİ'' 

Fâtıma Hâtun vefât ettiğinde Allâh Resûlü mübârek gözlerinden inci tâneleri gibi gözyaşları dökmüş,  “Bugün annem vefât etti!” buyurup gömleğini ona kefen yapmış, cenâze namazını kıldırıp kabrinde bir müddet uzanmıştır. Bu davranışının sebebini soranlara ise şöyle buyurmuştur:

“Ebû Tâlib’den sonra bu kadıncağız kadar bana iyilik eden hiç kimse yoktur! Âhirette Cennet elbiselerinden giymesi için ona gömleğimi kefen yaptım. Kabre ısınması için de oraya bir müddet uzandım!”

Resûlullâh, kendisinin bu kadar üzülmesine hayret edenlere:

“O benim annemden sonra annemdi. Kendi çocukları aç durup suratlarını asarken, o önce benim karnımı doyurur, saçımı tarar ve gül yağı sürerdi. O benim annemdi!” buyurmuştur. Sonra da onun için şöyle duâ etmiştir:

“Allâh seni mağfiret etsin ve hayırla mükâfatlandırsın! Allâh sana rahmet etsin anneciğim! Sen benim annemden sonra annem oldun! Kendin aç durur beni doyururdun! Kendin giymez bana giydirdin! En lezzetli nîmetleri bana tattırır, kendi nefsini mahrum ederdin! Bunu da ancak Allâh’ın rızâsını ve âhiret yurdunu umarak yapardın!..” (Hâkim)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *