05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslâmiyetten önceki Arabistan.

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Câhiliye devrinde yeryüzünde bulunan bütün milletler Allahü Teâlâyı unutmuş, huzur ve saâdetin kaynağı olan tevhid "Allahü Teâlânın birliği" inancı ortadan kalkmıştı. Mûsâ aleyhisselâmın getirdiği din unutulmuş, Tevrâtın aslı değiştirilmişti. İsrâiloğulları birbirlerine düşmüştü. Daha sonra Îsâ (a.s)'mın getirdiği hakîkî nasrâniyet de büsbütün bozulmuş, aslı ile hiçbir alâkası kalmamıştı. Teslîs, yâni üç tanrı fikri kabul edilmişti. İncilin aslı kaybolmuş, papazlar istedikleri gibi değiştirmişlerdi. Her iki kitap da, Allah kelâmı olmaktan çıkmıştı. Mısırda, bozulmuş Tevrâtın hükmü, Bizansta yine değiştirilmiş Hıristiyanlık vardı. İranda ateşe tapılıyor, ateşperestlerin ateşi bin senedir devamlı yanıyordu. Çinde Konfüçyüsizm, Hindistanda Budizm gibi uydurma dinler hüküm sürüyordu.

İşte böyle bir zamanda, Arabistanda da inançsızlık, zulüm son haddine varmıştı. Ahlâksızlık, iftihâr vesîlesi sayılıyordu. Arabistan, dînî, rûhî, ictimâî ve siyâsî bakımlardan, tam bir câhiliyet, taşkınlık, azgınlık ve sapıklık içerisindeydi. Zayıfların malları zorla ellerinden alınıyor, buna mâni olacak bir yetkili bulunamıyordu. Devamlı çekişme hâlinde olan Arap kabîleleri, baskın ve yağmacılığı, kendileri için bir geçim vâsıtası kabul ediyorlardı. Zulüm ve yağmacılıkla övünen kabîlelerin işgâlinde olan Arabistanda, siyâsî bir nizâm, sosyal bir düzen kalmamıştı. Kumar, içki, zevk ve sefâ âlemleri hiç yadırganmıyordu. Kadın, elde basit bir mal gibi alınıp satılıyordu. Kız çocuğunun doğması bir felâket ve yüz karası sayılıyor, hattâ küçük kız çocukları diri diri kızgın kumlara gömülüyordu.İnsanlar, inanç bakımından da parçalanmıştı. Kimisi tamâmen inaçsız ve dünyâ hayâtından başka bir şey kabûl etmiyor, kimisi ise, Allah'ü Teâlâya ve âhiret gününe inanıyor, fakat insandan bir peygamberin geleceğini kabûl etmiyordu. Bir kısmı da Allahü Teâlâya inanıyor, âhirete inanmıyordu. Diğer büyük bir kısmı da, Allahü Teâlâya şirk koşup putlara tapıyordu. Müşriklerin her birinin evinde bir put bulunuyordu. Bunlardan başka hazret'i İbrâimin bildirdiği din üzere olan ve Hanîf denilen kimseler vardı. Bunlar, Allahü Teâlâya inanır ve putlardan uzak dururlardı.

Peygamber efendimizin babası

Abdullah, dedesi Abdülmuttalib, annesi Âmine Hâtun ve Kus bin Sâide gibi bâzı kimseler, bu din üzere idiler.

İnsanlar her şeyin yaratıcısı olan Allahü Teâlâya îmân ve ibâdet etmeyi bırakmışlardı. Şaşkınlıklarından kâinâtta meydana gelen hâdiselere ve Allahü Teâlân'ın yarattığı eşyâya, bilhassa elleriyle yonttukları taştan ve tahtadan putlara ilâh diye tapınıyorlardı. Herkes birbirine düşmandı. Nihâyet sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v) dünyâyı şereflendirdiler.Kırk yaşına gelince peygamberliği bildirildi. İslâm güneşi doğdu.İnsanlık âlemi, hidâyete ve kurtuluşa erdi. Câhiliye devri bitti, saâdet asrı başladı. İslâmiyet gün geçtikçe bütün dünyâya yayıldı. İnsanlar ruh, düşünce ve yaşayış bakımından râhat ve huzûra kavuştu.

Allah'ın Kitabı

En büyük mucize

O'nun en büyük mucizesi Allah'tan getirdiği kitap... Kur'ân...

İsâ Peygamber, ölüye:

Kalk, Allah'ın izniyle!

Dedi ve ölü kalktı.

Musa Peygamberin asası ejder oldu; ve yere birtakım ipler atıp onları yılanlaştıran sihirbazların marifetlerini yuttu.

Peygamberler Peygamberi de, bir taraftan, kameri ikiye böler, parmaklarından binlerce şahabının abdest almasına mahsus suyu fışkırtır, on kişilik yemeği bin kişiye yedirir, elinin değdiği noktada her illeti siler ve her haliyle ayrı bir mucize belirtirken, öbür taraftan, bütün bu mucizeler semasındaki yıldızların merkezine, Allah'tan gelen güneş mucizeyi yerleştirdi.

N.F.KISAKÜREK

Efendimizin mübarek veladeti, başta ülkemiz müslümanlarına ve İslam alemine hayırlara vesile olmasına, barış, huzur ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ederim.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *