Hz.Huzeyfe (Resulullahın sırdaşı).
Huzeyfe Yemân hazretleri, Eshâb-ı kirâm arasında Peygamberimizin sırdaşı olması vasfı ile meşhurdur. Peygamberimiz Ona, Eshâb-ı kirâm arasına karışarak kendilerini gizleyen ve böylece fitne çıkarmak isteyen münafıkların kimler olduğunu tek tek bildirmiştir.
Peygamber efendimiz vefâtından sonra Hz. Ebû Bekir, Huzeyfe'yi ordu kumandanı olarak tayin etti. Umman'daki mürtedlerle dinden dönenlerle savaşmak üzere Umman'a gönderdi. Kendisine katılan İkrim'e komutasındaki ordu ile birlikte Umman halkını tekrar İslâma döndürdü. Bundan sonra Umman'da önce zekâtları toplamakla sonra da vâli olarak orada vazifelendirildi.
Nihâvend savaşında Nu'man bin Mukarrin şehid olunca, Islam sanagini Huzeyfe eline alarak Memedân, Rey ve Deynura'yı fethetmişdir. Cezire'nin fethinde bulunarak, Nusaybin Valiliği'ne tayin olundu. Selmân-ı Fârisî ile birlikte Kûfe şehrinin yerini seçip, orada şehir kurulmasını kararlaştırdı. Böylece Kûfe şehri kuruldu.
Hz. Ömer halife iken Huzeyfet-übnü Yemân'ın bir cenâzenin namazını kılmadığını görerek, O'na niçin kılmadığını sordu. O da ölen kişinin münâfık olduğunu söylemiş ve bu sebeple cenaze namazını kılmadığını açıklamıştı. Bunun üzerine Hz. Ömer, memurları arasında münâfık bulunup bulunmadığını sormuş o da bir tan var demiş, fakat Hz. Ömer'in bütün ısrârına rağmen ismini söylememiştir. Sonra o münafık Hz. Ömer tarafından uzaklaştırılmıştır. Bunun üzerine Hz. Ömer Huzeyfe'nin gitmediği cenazeye gitmemiştir. Çünkü O'nun gitmemesini ölenin münâfık olduğuna işaret sayardı.
Birgün Hz. Ömer huzurunda bulunan bazı Eshâb-ı kirâma: Resûlullah efendimiz'in fitne hakkında olan sözü hatırında olan var mı? diye sordu. İçlerinden Huzeyfe ey müminlerin emiri! Peygamberimizin bu konudaki sözü aynıyla benim hatırımdadır ki, ''Kişi ailesinden, malindan, çocuklarindan ve komşusundan dolayi fitneye düçar olur. Böyle günahlara oruç tutmak, namaz kilmak ve iyiligi emretmek ve kötülükten men etmek keffâret olur.'' buyurdu, diye cevap verdi.
Hz. Ömer ''Maksadım o değil, deniz gibi dalgalanacak fitneyi soruyorum'' deyince, Huzeyfe: ''Ey müminlerin emiri! Senin için endişelenecek bir şey yok. Senin zamaninla onun arasinda bir kapali kapi var.'' diye cevap verdi.
Hz. Ömer ''Bu kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?'' diye sorunca Huzeyfe, O kapı kırılacak diye cevap verdi.
Bunun üzerine Hz. Ömer;
''Desene Ümmet-i Muhammed kıyâmete kadar bir araya gelemeyecek!'' diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Daha sonra Huzeyfe'ye o kapının ne olduğu sorulduğunda ''O kapı Hz. Ömer idi'' diye cevap vermiştir. Daha sonra Hz. Ömer şehid edilmiştir.
Huzeyfe Yemân, Peygamberimiz'den yüzden fazla hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Ondan rivâyet edilen hadîs-i şerîfler Kütüb-i sitte adi verilen meşhur alti hadîs kitabinda yer almiştir.
''Fitne zamanında bir kenara çekil; yalnız yaşa!''
Peygamberimizden bizzat işiterek rivâyet ettigi hadîs-i şerîflerden bazilari:
''Resûlullah'a ileride hasıl olacak fitnelerden sordum, çünkü bunların şerrine yakalanmaktan korkuyordum. ''Yâ Resûlallah, biz, müslüman olmadan önce kötü kimselerdik. Allahü Teâlâ, senin şerefli vücudun ile Islâm nimetini, iyiliklerini bizlere ihsan etti. Bu seadet günlerinden sonra yine kötü zaman gelecek mi'' dedim. ''Evet gelecek'' buyurdu.
''Bir kenara çekil. Aralarına hiç karışma ölünceye kadar yalnız yaşa!'' buyurdu.
''Benden sonra Hz. Ebû ekir ve Hz. Ömer'e uyunuz.'' Bütün iyilikler sadakadır.''
''Utanmazsan, istediğini yap.''
''İçinizdeki fenâları yola getirmeğe çalışmazsanız. Yani Emr-i Ma'rûf ve nehyi ani'l münker yapmazsanız Cenâb-ı Hak, başınıza öyle belâlar verir ki, bu belâlardan kurtulabilmek için artık iyilerinizin Allah'a yalvarması da fayda vermez.''
''Allahım! Kur'ân-ı kerîm hürmetine bana rahmet eyle, Kur'ânı bana îmân, nûr, hidâyet ve rahmet kıl, Allahım Kur'ân-ı kerîmden unuttuğum oldu ise, bana hatırlat, anlamadığım olduğu ise, bana anlat, gece ve gündüzde Kur'ân okumayı bana nasib et, Kur'ân-ı kerîmi lehimde hüccet kıl. Ey âlemlerin Rabbi.''
''Her ümmetin taptığı bir buzağı, putu var. Benim ümmetimin putu ve tapdığı da altın ve gümüştür. Para, mal, mülktür.''
Dünyayı ahiret üzerine tercih eden kimseyi Allahü Teâlâ üç şeye mübtela kılar. ''Kalbinden hiç çıkmayan sıkıntı. Hiç kurtulamadığı fakirlik ve doymak bilmeyen hırs''
Münafık kimdir denildiğinde; ''İslâmiyyetten bahsedip de onunla amel etmeyen, O'na uymayandır'' buyurdu.
