İslamda Savaş Hukuku...
İslam, müslümanlara eylemlerini düşmanın tavrına göre değil, Kur'an'a uygun olarak yapılmasını emreder!
"Müslümanlar kafirlerin değil, Hz. Peygamberin sünnetine uyarak yapar!"
Kuran-ı Kerimdeki savaşın sebebi; düşmanın saldırı ve zulmüdür.
Düşman; ''Müslümanların yurtlarını basar, hicrete zorlar, can, mal ve din ve namus güvenliğini tehdit ederse, bu durum; savaşı zorunlu ve mecbur kılar.''
Kur'ana göre, düşman güçlere karşı verilecek savaşın gerekçesinin makul ve haklı olması gerekir.
Esasen ''istila'', ''sömürü'' ve ''tecavüz'' için yapılan savaşları tanımayan İslam dini ( Bakara Suresi, 205; Nisa Suresi, 94; Kasas Suresi, 83; Şura Suresi, 41-42) savaşa ancak;
''Müslümanların can ve mal güvenliğini sağlamak, hak ve hürriyetlerini korumak, İslama ve İslam ülkelerine yönelik saldırıları önlemek amacıyla başvurulacağını hükme bağlamış ve meşru gördüğü bu savaşı da diğerlerinden ayırmak için ona cihad adını vermiştir.''
Adil savaş ilkesi:
İslam'da düşmanı öldürmekten ziyada insanı kazanmak esastır.
Bu amaçla, savaştan önce düşman İslam'ı kabul etmeye çağrılır, kabul etmezse itaat ve cizye savaş tazminatı teklif edilir.
Bunlar yapılmadan cihada teşebbüs edilmez. Düşmana sunulan bu gerekçeler kabul edilmediğinde Allah'tan yardım dilenerek savaşa girilir.
Savaşa girildiğinde, Müslümanlar;
''adil savaş ilkesi''ne göre adım atmak zorundadırlar.
Bu ilkeye göre, savaşta vurulacak hedef sadece düşman askerleridir.
Savaş sırasında; ''çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yatalak hastalar, mecnunlar, sakatlar öldürülemez.''
Savaşa iştirak etmeyen din adamlarına ve yaşlılara silah çekilmez.
Savaşa katılmayanlardan esnaf ve çiftçiler gibi sivil halk katledilemez.
(Bakara Suresi, 191).
Savfan İbn. Assal anlatıyor;
''Resulullah, beni seriyyede savaşa gönderdi.
Yola çıkarken şu talimatı verdiler;
''Allah'ın adıyla, Allah yolunda yürüyün.
Allah'ı inkar edenlerle savaşın, işkence yapmayın, ahdinizi bozmayın.
Ganimeti çalmayın, çocukları öldürmeyiniz''
(Müslim)
İslam hukukunda saldırılara ancak misli ile mukabele edilir. Aşırı gitmek suçtur.
Kur'an-ı Kerim, düşmanla yapılan yüz yüze savaşta bile, aşırı gidilmesini yasaklar.
Bu husus, şu ayet-i kerime ile beyan burulmuştur:
''Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez'' (Bakara; 190)
Nitekim bir başka ayette de şöyle buyrulur:
''Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakilerle beraberdir'' (Bakara; 194)
Sulh ve barış ilkesi:
İslam, düşman tarafından teklif edilen sulh ve barış anlaşmalarına karşı barış ve sulh ile mukabele etmeyi prensip olarak kabul eder.
(Enfal Suresi , 61, 62, 63; Hucurat Suresi, 9).
Kur'an ''Sulh daima hayırlıdır'' (Nisa; 128)
mesajı ile bütün dünyaya bu hakikati 1400 seneden beri duyurmaktadır.
''Eğer onlar savaştan vazgeçerlerse, şunu iyi bilin ki, Allah gafur ve rahimdir''(Bakara; 192) ayeti ile ''Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur'' (Bakara; 193) ayeti de sulhun önemini vurgulamaktadır.
Esirlere iyi muamele etme ilkesi:
İslamda, esirlere iyi muamele edilmes emredilir. Müslümanlar esirleri yedirmekle, aç ve susuz bırakmamakla mükelleftirler.
Bu görevi de Allah rızası içi yaparlar.
(Bakara; 177;Enfal; 69, 70, 71; Muhammed Suresi, 4; İnsan Suresi; 8, 9, 10, 11, 12)
Savaş halinde yasak fiiller:
İşkence; Öldürülecek olan kimseye dahi işkence edilemez; zulüm ve işkence bütün çeşitleriyle yasaktır.
Savaşçı olmayanların öldürülmesi.
Savaşçı, fizik bakımından savaşabilecek kimselerdir.
Bunların dışında kalanlar kasten ve doğrudan öldürülemez.
Bu cümleden olarak; kadınlar, çocuklar, savaşçı sahiplerine hizmet için gelmiş köleler, körler, dünyadan el etek çekmiş din adamları, akıl hastaları, yaşlılar, hastalar, kötürümler vb. leri öldürülmez.
Savaş zarureti bulunmadıkça zirai mahsullerin, orman ve ağaçların yakılması yasaktır.
Namus ve şereflere tecavüz, zina ve gayr-i meşru münasebetler.
Düşman kadınlarının ırzına geçen sivil ve askerler zina suçu işlemiş olur ve bunun cezasını çekerler.
Mekke fethini müteakip Rasulullah (s.a.v.) bazı harb suçluları ve hainler dışında kalan düşmanlarını affetmiştir.
''Fitne, öldürmekten beterdir.
Yeryüzünde Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.
Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur."
(Bakara Suresi;190-193)
